Daha detaylı bilgi almak için ürün danışmanlarımız ile İletişim Formu ya da Whatsapp aracılığıyla iletişime geçebilirsiniz.


Yazar:
Necati Öz

 

Uzun yıllar analog film üreticisi olarak sektörün öncülerinden biri olan Fujifilm, dijital dönemde bu birikimi ürettiği kameralara aktarmayı başardı. Analog filmlerin karakterini dijital ortama taşırken Fujifilm’in bu süreci iki dahiyane entegrasyonla gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz: Analog film yapısından ilham alarak bir sensör mimarisi geliştirdi. Klasik film stoklarını ise bu “filmsel” sensörde görüntüler üretmek üzere simüle etti.


“Film”e has bir dokuyu yakalamanın ilk öncülü filme öykünmekti.



Film teknolojisine dayalı sensör “X-Trans CMOS” 2012 yılında geliştirildi. X-Trans sensör dizilimi analog film yapısı gibi rastgele dizilime sahipti. Filmdeki gümüş halid parçacıkların rastgele dağılımından ilham alan Fujifilm, X-Trans sensörün bu dizilimi sayesinde “film dokusuna sahip bir görüntü” elde etmenin yollarını araladı. Fujifilm’in, mevcut film stoğunu işlerken filme öykünen bu sensör yapısını kullanması da süreci kuvvetle muhtemel kolaylaştırdı.

Fujifilm’in X-Trans sensör tasarımını anlamak için onu geleneksel film yapısıyla kıyaslamak çok önemlidir, çünkü Fujifilm’in bu sensörü geliştirme motivasyonu da büyük ölçüde film deneyimini dijitalde yeniden üretme arzusundan kaynaklanmıştır.

Film Simülasyonları: Sadece LUT Değil.

İkinci aşama ise, dijital sensörde yalnızca teknik  değil, estetik  olarak  da  film karakteristiğini üretmekti: yani renk, ton, doku ve geçişleriyle ‘film gibi’ bir dijital görüntü elde etmek. Fujifilm'in kurulduğu 1934 yılından bu yana fotoğrafik film üretiminde edinilen 70 yıllık bilgi birikim, X-Trans sensör yapısını ve film simülasyonlarını bir araya getirdi.

Simülasyonlar sadece LUT ya da ön tanımlı renk profili değillerdir. Film simülasyonları, sensörden alınan ham verinin çözümlemesi (de-mosaicing) ile başlayarak Fujifilm’in gelişmiş X-Processor işleme motorlarıyla birlikte tasarlanır.

Kameranın işletim sistemine entegre edilmiş dinamik bir görüntü üretim süreci diyebiliriz simülasyonlar için. Yani simülasyonlar LUT’tan çok daha fazlasıdır: Ton eğrileri, renk eşleme, mikro kontrast, noise kontrolü gibi birçok uygulamayı içerirler.

İşte bu başarılı inovatif yaklaşım ve entegrasyon Fujifilm'in görüntü kalitesinde öncü olmasını sağlamış ve kullanıcılarına filme has görüntü estetiğini bu eşsiz karakterli simülasyonlarla deneyimleme imkanı sunmuştur.


Fujifilm, görüntü kalitesini artırmak için X-Trans sensörleri sürekli geliştirdi:




X-Trans Sensör Yapısı: Neden Farklı?

Geleneksel Bayer sensörleri 2x2 blok dizilimi kullanırken, X-Trans sensörleri 6x6 blok dizilimine sahiptir. Bu dizilim, daha düzensiz, ve rastgele gibi görünen ama aslında matematiksel olarak optimize edilmiş bir yapıdır. Bu dizilim %55’e kadar yeşil piksel içerir (doğal insan gözünün hassasiyetine uygundur). Aynı renkten 2 pikselin nadiren yan yana gelmesi sayesinde moiré ve renk sapmaları azalır. “X-Trans” ismi de bu çapraz (transversal) ve karmaşık, benzersiz dizilimi belirtir ve sensörün inovatif yapısını vurgular.

Sensörün dizilimindeki temel amaç daha doğal renk üretimi, daha az moiré ve özellikle de düşük çözünürlükte AA (anti-aliasing) filtresine ihtiyaç duymadan yüksek detay keskinliği sağlamaktır. X-Trans sensörünün avantajlarını biraz daha detaylı inceleyelim:

X-Trans Sensörünün Avantajları

Moiré ve Renk Artefaktlarının Azaltılması

Bayer sensörde, her bir satır yalnızca tek renk (R, G ya da B) görür. Diğer iki renk komşu piksellerden interpolasyonla tahmin edilir. Bu, renk geçişlerinde hata ve detay kaybı riskini doğurur.

Özellikle ince desenlerde moiré ve falsely colored edges (yalancı renk kenarları) oluşabilir. X-Trans dizilimi ise moiré oluşumunu doğal olarak azaltır, AA (anti-aliasing) filtresine ihtiyaç duyulmaz. Bu, özellikle desenli yüzeylerde ve ince detayların bulunduğu sahnelerde çok faydalıdır. Özellikle mimari fotoğraflar ya da desenli kumaşlar gibi detay açısından zengin sahnelerde bu fark açıkça hissedilir. Sensörün önünde moiré azaltıcı filtre olmadığı için de daha keskin görüntüler elde edilir.

Yeşil Tayfa Duyarlılığı
İnsan gözü, yeşil renge diğer renklere göre daha duyarlıdır. X-Trans sensöründe daha fazla sayıda yeşil piksel bulunması, parlaklık bilgisinin daha detaylı (mikro kontrast) ve hassas bir şekilde yakalanmasını sağlar. Bu, genel görüntü kalitesini ve keskinliğini artırır.

Renk Doğruluğu ve Ton Zenginliği

Bayer sensörde her satırda yalnızca iki renk bilgisi bulunur. X-Trans sensör ise renkleri doğru şekilde üretmek için hem yatay hem dikey doğrultudaki her satırda üç RGB piksel barındırır. Tüm diyagonal çizgiler boyunca yerleşen G pikselleri yüksek frekanslı görüntü üretimi ve renk interpolasyonu sağlar. X-Trans sensörünün bu dizilimi, renk geçişlerinde daha tutarlı ve organik sonuçlar verir. Özellikle Fujifilm’in film simülasyonlarıyla birleştiğinde, X-Trans sensörler , X Processor işlemciler ile zengin ve estetik sonuçlar sunar. Özellikle hızlı üretim gerektiren belgesel, portre ya da doğrudan JPEG çıktıya dayalı işler yapan kullanıcılar için büyük avantajdır. Görüntü kalitesi ayarlarında sunulan müdahaleler ile raw düzenlemeye olan ihtiyaç azalır.


Özet: Dijitalde analog ruhu.


 

Klasik film deneyimini dijital dünyaya taşımak amacıyla Fujifilm:

Analog film çağındaki renk, ton ve doku karakterini dijital çağda da sürdürebilmek için Sensör (X-Trans) + Yazılım (Film Simülasyonları) + Donanım (X- Processor) üçlüsünü eş zamanlı geliştirerek benzersiz bir dijital film deneyimi sundu. Bu üçlü yapı sayesinde Fujifilm, görüntüde "duyusal kalite" dediğimiz şeyi yakalayan nadir dijital sistemlerden biri haline geldi.

Bugün X-Trans sensörle çekilen bir karede sadece pikseller değil, bir zamanın izleri, gümüş halid parçacıklarının  rastgele  dansı, kimyasal bir dünyanın dijital yansıması saklıdır. Bizler bu sayede yalnızca bir görüntü değil; hissedilen bir estetik yakalıyoruz. Fujifilm’in yaptığı şey bir teknolojik devrimden çok, bir kültürel devamlılıktır: Film çağında doğmuş bir ruhun dijital gövdede ikinci kez hayata dönüşü.